Danışmanlık almaya gelenlerin ortak şikayetlerindendir: ”Kocam beni dinlemiyor”, “Annem beni anlamıyor”, “Çocuğum okulda neler olduğunu bana anlatmıyor", "Benimle duygularını paylaşmak istemiyor"... Bütün bunların temelinde yatan sorunlardan birisi dinleme becerisinden yoksun olmaktır. İletişim kurarken nasıl anlatıldığı kadar nasıl dinlenildiği de iletişimi etkiler. Bir kişinin sizi dinlerken sürekli telefonuna baktığını düşünün, ya da ne anlatırsanız anlatın içinden belli kelimeleri "duyarak" sizi dinlediğini düşünün. Eğer birisini dinlerken onu yargılar, eleştirir, tavsiye verir ya da teselli edersek bunları ne kadar iyi niyetli yapıyor olursak olalım karşıdaki kişi anlaşılmadığını hissedeceği için söyledikleriniz boşa gitmiş olacaktır.
Çoğumuz birisi bize derdini anlattığında sorununu çözme, hemen öneri verme telaşında oluruz. Oysa çoğu zaman anlatan kişinin tek ihtiyacı derdini paylaşmak ve anlaşıldığını hissetmektir. O anda önerdiğimiz çözüm yolları amacına ulaşmaz. Birisiyle ilişkimizi geliştirmeyi, bizimle daha çok şey paylaşmasını istiyorsak etkin dinlemek gerekmektedir.
Etkin dinleme nedir?
Etkin dinleme bir iletişim biçimidir. Dinlemek pasif bir eylem değil tam tersine enerji gerektiren bir eylemdir. Kişinin dinlerken kendisini fiziksel ve zihinsel olarak karşıdakine yöneltmesi gerekir. Etkin dinleme, kişinin paylaştığı sorunu tekrar düşünmesini sağlar ve kendi çözümünü bulmasına yardımcı olur. Söylenenlerin karşıdaki tarafından anlaşıldığını belirtir ve karşılıklı güveni arttırır.
Kimi zaman sorunun sadece yüzeyini karşımızdakiyle paylaşırız. Özellikle çocuklar kendi duygularını henüz tanımlayamadıkları için kodlar kullanırlar. Örneğin bir çocuk annesine “senden nefret ediyorum” dediğinde “benimle yeterince ilgilenmediğin için üzgünüm” ya da “bana çikolata vermediğim için kızgınım” demeye çalışıyordur. Etkin dinleme sayesinde gerçek sorun anlaşılır. Böylelikle yüzeydeki sorunlarla vakit kaybedip yıpranmak yerine gerçek soruna dair çözüm bulunabilir. Bu çözüm kimi zaman sadece kendini ifade etmiş ve anlaşılmış olmanın verdiği rahatlıktır.
Kabul edilmeyen ve ifade edilmeyen duygular yok olmazlar, tam tersine daha güçlü ve dolaylı yollarla kendini dışa vururlar. Bu, agresif davranışlar, küsmek, ağlamak, içine kapanmak, tikler, alt ıslatmak gibi davranışlar ya da bedenin hastalanması gibi fiziksel sonuçlar doğurabilir. Bir kişi kendi probleminin ve duygusunun yüküyle dolu olduğu zaman öneri ve eleştirilere açık değildir. Ancak duygusunu etkin dinleyen bir kişiyle paylaşmak bu yükü hafifletir. Duygu dile getirildiğinde ve anlaşıldığında rahatlama yaşanır.
Duygu ve düşünceleri yansıtmak onaylamak değildir. Çocuğunuzun yaptığı davranış yanlış olabilir ancak bu onun duygusunun yanlış olduğu anlamına gelmez. Burada çocuğunuzun duygusunu paylaşmak öncelik olmalıdır: “Arkadaşına vurmadan önce gerçekten kızmış olmalısın... Bu durumda başka ne yapabilirdin?”
Etkin dinleme nasıl yapılır?
Bedensel dinleme:Konuşanın gözlerine bakmak, bedenini ona doğrultmak, hizasına eğilmek.
Sessizlik: Yalnızca dinleyin! Sözünü kesmeyin, hemen öneri vermeyin, yargılamayın.
Kapı aralayıcılar: "Bu konu hakkında konuşmak ister misin?" "Bu konuya dair düşüncelerini duymak isterim" vb.
Söyleneni kısaca tekrar etmek:
"Matematiği hiç anlamıyorum"
"Biraz daha çalışsan anlarsın" / " Bir arkadaşına sor anlatsın" / "Şikayet etmekten başka birşeyden anlamazsın zaten" yerine "Matematik dersi sana zor geliyor" demek.
Duyguyu dile getirmek/ empatik tepki:
"Kardeşimi hiç sevmiyorum, hep oyuncaklarımı alıyor."
"Bu durum seni kızdırıyor"
"Evet zaten o doğduğundan beri hiç doğru düzgün oynayamıyorum"
"Kardeşinin doğumundan sonra bazı şeylerin değişmesi seni mutsuz ediyor gibi"
Dinlemek sorunları nasıl çözer?
Etkin dinlemeyi kullanmaya başlarken:
Bu iletişim tarzınu kullanmak yeni bir dil öğrenmek gibidir. İlk aşamada doğal gelmeyebilir, eski iletişim tarzı daha çekici gelir. Ancak kullandıkça ve olumlu etkisini gördükçe etkin dinlemeyi daha sık kullanmayı isteyeceksiniz.
Elbette her zaman etkin dinlemek mümkün olmayabilir. Etkin dinleme zihinsel ve duygusal bir enerji harcamayı gerektirir. Eğer o anda bu enerjiyi kendimizde bulamıyorsak karşımızdakine vermemiz kolay olmayacaktır. Ayrıca, fazla öfkeli olduğunuz ya da duygu yoğunluğu yaşadığınız bir anınızda, zaman darlığında, kendi sorunlarınızla kafanız meşgulse etkin dinleme olmayabilir. Böyle durumlarda “Seninle bu konuyu konuşmayı gerçekten çok istiyorum ama şu anda kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Biraz sonra bu konuyu konuşalım mı?” demek hem karşımızdakini önemsediğimiz hem de kendi ihtiyaçlarımızı reddetmediğimizi açıklamak adına faydalı olacaktır.
Olumsuz duyguları dinlemek ve kabullenmek zor gelebilir. “Senden nefret ediyorum”, “çok mutsuzum” gibi. Böyle durumlarda o duygunun altındaki asıl mesajı ve ihtiyacı düşünmek yararlı olacaktır. Etkin dinleme özellikle karşıdaki kişi duyguyla yüklüyken, bir sorunu paylaşmak istediğinde işe yarar. Çok sık ve gelişigüzel kullanılması etkisini azaltır. Çocuklarınızdaki duygu değişimlerini yakaladığınızda kullanmaya çalışın.
Son olarak, etkin dinleme sabır gerektirir. Çocuklar ve yetişkinler direnç gösterebilir, hemen açılmayabilirler çünkü bu, bu zamana kadar kullandığınız dilden farklı bir dildir. Değişim bir anda olmaz, değişim için zaman gereklidir. Karşımızdakine "Seni dinliyorum ve anlamaya çalışıyorum çünkü sana değer veriyorum" mesajını vermek zamanla her ilişkiyi daha iyiye götürecektir.
Şeyma Demirlikan, Klinik Psikolog
seyma@psikodenge.com