Öfke Mesajı

Şeyma Demirlikan Aralık 22, 2014 tarihinde yazdı

Duygular hem evrensel hem de kişiye özeldir. Yaşanan her duygu kişinin geçmişi, anlam dünyası ve dış dünyayı algılama biçimiyle bağlantılıdır. Öfke ise duygular arasında en çok şikayetçi olunan ve görünürdeki etkileri en yıkıcı olan duygudur.

Her insan zaman zaman öfke hisseder ama bu öfkenin şiddeti ve ifade ediliş biçimleri farklıdır. Öfke normal ve yaşanması gereken bir duygudur ancak bu duyguların yol açtığı kötü ve zarar verici davranışlar vardır. Öfkelenmek sonucunda kontrolü kaybederek fiziksel şiddet uygulamak, aşağılamak, bağırmak, küsmek, ağlamak gibi davranışlar kişinin hem kendisine hem de çevresine zarar verebilir.

Öfkenin hayatımızda önemli bir işlevi vardır. Vücudumuzda hissettiğimiz fiziksel bir acı nasıl ki bir sorun olduğunun sinyaliyse, öfke de duygusal yaşantımızda bir şeylerin yanlış gittiği mesajını verir. Öfkemizin verdiği mesajı tespit edebilirsek onu hayatımızı daha iyiye yönlendirmek adına kullanabiliriz.

Neden öfkeleniriz?

Öfke genellikle kıskançlık, yetersizlik, korku, endişe gibi başka duyguların ardından gelişir. Örneğin birisi telefonunu açmadığı için endişelendiysek ona "Kaç kere aradım, neden telefonunu açmadın?" diye sinirli bir şekilde bağırabiliriz. Öfkenin verdiği diğer mesajlar haksızlığa uğrama, engellenme, reddedilme, görmezden gelinme, anlaşılamamayı iletiyor olabilir Böyle durumlarda öfke karşı tarafa uygun biçimde ifade edilmelidir.

Uzun süreli öfke hem kişinin kendisini mutsuz eder hem de çevresindekileri. Öfke durumunda salgılanan hormonlar vücutta uzun vadede hastalıklara yol açar. Eğer bir kişi çoğunlukla öfkeli hissediyor ve öfkeli davranışlar gösteriyorsa bu ilişkilerine de zarar vermeye başlar. Böyle durumlarda öfkeyi kontrol etmek için profesyonel destek almak gerekir.

Kimi zaman karşıdakinin sevgisini ve ilgisini kaybetmemek adına hissedilen öfke gizlenir ve içe yöneltiilir. Özellikle çocuklar ebeveynlerinin sevgisini, eşler de partnerlerinin sevgisini kaybetmekten korkar ve zaman zaman öfkelerini bastırırlar. Ancak öfkenin sürekli bastırılması da hastalıklara sebebiyet verir. Baş ağrısı, yüksek tansiyon, mide ve deri rahatsızlıkları yaşanan öfkenin işlevsel bir şekilde ifade edilememesinden kaynaklanıyor olabilir. Bastırılan öfke aynı zamanda depresyona da yol açabilir.

Belli bir durumun bizde öfke uyandırıp uyandırmaması o durumun özelliklerine, kişiliğimize ve bizim o andaki duygu ve düşüncelerimize bağlıdır. Öfke bir sonuç değil süreçtir. Bazı durumlar öfkeyi tetikler ve öfke yavaş yavaş yükselişe geçer. Önemli olan kendimizi ve öfkenin işaretlerini tanımak, öfke patlaması yaşamadan sorunları çözmektir. Çünkü öfkenin yükselmesi sorun çözme becerilerini kullanmayı engeller. Tepe noktasına vardığında çok yıkıcı olabilir. Bunun sonucuysa pişmanlık ve suçluluk olarak kendine yöneltilen bir öfkedir.

Öfke kontrol edilebilir mi?

Öfkeyi kontrol etmek için çeşitli yöntemler vardır. Bunların kişinin öfkelendiğini fark ettiği anda yapılması gerekir. Öfke tepe noktasına ulaştığında bu yöntemleri uygulamak zordur. Bu çözümlerden bazıları derin nefesle kalp atışlarını düzenlemek, gevşemek, olumlu iç konuşmalar yapılması ("herkes bana karşı zaten" yerine "bu durumu çözebilirim") ve öfkeyi tetikleyen ortamdan/kişiden kısa süreliğine uzaklaşmaktır.

Ancak bu yöntemler kısa süreli etkisi olan yöntemlerdir. Daha uzun vadeli bir çözüme ulaşmak için kişinin kendini tanıması, öfkesinin kaynağını bilmesi ve bu kaynağa yönelik uzun vadeli çözüm üretmesi gerekmektedir. Öfkenin kaynağı kişinin kendi yetersizlik duygusuysa buna; bize zara veren bir ilişki içinde olmamızsa bu konuya dair çözüm üretmek gerekmektedir. 

Kendini tanımak, öfkeleneceği durumları bilmek, gerektiğinde bu durumlardan uzak durmak ve öfkeyi yapıcı bir şekilde ifade etmek bu sürecin daha olumlu bir şekilde geçmesini sağlayacaktır. Öfkeyi kabullenmek, bu duygunun sorumluluğunu almak ve çözüm yolu aramak değişim için şarttır. Unutmayalim ki diğer insanları değiştiremeyiz ama bizim bakış açımız ve tutumlarımızla kendi yaşamımızı değiştirebiliriz.

 

Şeyma Demirlikan, Klinik Psikolog

seyma@psikodenge.com

Etiketler