KADINA ŞİDDET VEYA AİLE İÇİ ŞİDDET
Uzman Psikolog Farika Teymur Artır
Gün geçmiyor ki Kadına Yönelik ve Aile içi şiddetle ilgili içimizi yakan bir haberle sarsılmayalım. Kadına
yönelik şiddet Aile içi şiddetten ve diğer şiddet türlerinden bağımsız düşünülemez ve sadece
yurdumuzun değil bütün insanlığın en temel sorunlarından biri ve İnsanlık Problemleri ancak çözüm
için gayret edenler arttıkça çözülebilir.
Geçtiğimiz yıl 2017 Aralık ayında Marmara üniversitesinde ESKAR (Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın
Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi) tarafından düzenlenen "Kadına yönelik Şiddetin
Anatomisi: Olgu ,Sebepler , Çözümler Sempozyumunda Kadına yönelik Şiddet bütün detaylarıyla ele
alındı. Geçen yıl katıldığımız etkinliklerden iz bırakan bir program oldu. Farklı disiplinlerden
akademisyenlerin veya alanda çalışan uzmanların sunumlarını yaptıkları tam gün süren sempozyumda
kadına yönelik şiddetin nedenleri, siyasal düzenlemelerin önemi ve çözüm yolları üzerinde duruldu.
Seminerlerde gösterilen kaynaklardan olan Aile ve Sosyal politikalar bakanlığının yapmış olduğu 2014
yılı araştırmasının istatistiki verileri bu konuda çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Şiddetin sadece aile
değil bir toplum sorunu olduğu gözler önüne seriliyor. Bu araştırma sonucuna göre hazırlanıp
yürürlüğe konulan 2016 -2020 acil eylem planı umut verici. Fakat yapılan planların etkili bir şekilde
uygulanması sivil toplum duyarlılığı olmadıkça eksik olacaktır.
Yapılan araştırma sonuçlarına göre sosyo-ekonomik kültürel etkenler kadına yönelik şiddette büyük
oranda etkili.
Şiddet gören kadınların çocuklarına şiddet uygulaması, oğullarının, kardeşlerinin, eşlerine şiddet
uygulamasında etkili olması da çok düşündürücü. Şu bir gerçek ki şiddet şiddeti getiriyor, zarar gören
kendisi de zarar verebiliyor.
Kız çocuklarının eğitim seviyesinin yükselmesi, haklarını korumalarına engel olan küçük yaşta
evliliklerin azalması açısından önemli. Evlilik olgunluğuna eriştikten sonra yapılan evliliklerin daha
sağlıklı olduğu bir gerçek.
Bununla beraber küçük yaşta evliliklerin önlenmesi ve eğitim seviyesinin artması aile içi şiddeti
önlemede tek başına yeterli değil. Şiddet bir insanlık sorunu ve her yaşta, her eğitim seviyesindeki
bireyleri ve her toplumdan ve kültürden aileleri tehdit ediyor. Kişilik bozuklukları şiddetin bütün
türlerinde olduğu gibi kadına yönelik şiddetin de en önemli nedenlerinden biri.
Sempozyumda bu noktada nikah öncesi Aile İçi İletişim seminerleri Kişilik Geliştirme Seminerleri ve
Sağlıklı İletişim eğitimlerinin önemi de dile getirildi. Bu eğitimlerin en büyük önemi kişinin kendi
güçlü ve kuvvetli yanlarının farkında olmasına ve kendisini geliştirmesine yardımcı olması .
Kadına yönelik şiddetin sadece aile sorunu olmadığı, istismar ve mobbing (psikolojik baskı) şeklinde
sosyal hayatta ve iş hayatında da farklı şekillerde karşımıza çıktığı ve bu noktada kadınların haklarını
bilmesinin önemi hukukçular tarafından dile getirildi.
Aile içi şiddeti önlemede de kişinin kendisine zarar verilmesine karşı çıkabilmesi ve haklarını
bilebilmesi de aynı şekilde önemli . Evlilik bağının ancak karşılıklı haklar yerine getirildiğinde, sevgi ve
saygıyla, sağlıklı bir uyumla hem eşlere hem de diğer aile üyelerine mutluluk sağladığı, bunun
başarılması için farklı çözüm yolları denenirken kişinin zarar görmekten kendisini koruması gerektiği,
bilhassa akıl hastalıkları ve kişilik bozukluklarında çözümün zorlukları tartışıldı.
Şiddetle ilgili kadınların çocukların ve tabii ki şiddet gören bütün bireylerin başvurabileceği hukuki
mercilerle ilgili hukukçular tarafından bilgi verildi. Aile ve Sosyal politikalar bakanlığından
konuşmacılar da kadın sığınma evleri ve 183 Alo Şiddet hattı ile ilgili bilgiler verdi.
Sempozyum boyunca aile içi şiddet ve kadına şiddet konusunun bütün insanlık sorunları gibi ancak
geniş bir bakış açısıyla bakılarak ve tıp hukuk sosyoloji psikoloji gibi alanlardaki çalışmaları içeren
mültidisipliner bir yaklaşımla çözülebileceği bir kere daha gözler önüne serilmiş oldu.